Kahta Gezilecek Yerler


Kâhta, Güney Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi’nin sınırında yer alan Adıyaman iline bağlı bir ilçedir. 130 bine yakın nüfusu ile Adıyaman’ın en büyük ilçesi ola Kâhta çok eski bir tarihe sahiptir. Öyle ki milattan önce VII. Yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahiptir.
Medeniyetlerin beşiği olarak görülen Mezopotamya’ya yakınlığı sebebiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kâhta’nın tarihi makalelere kitaplara sığmaz. Topraklarında tarihin izlerini taşıyan bu güzel ilçeyi tam anlamıyla anlatmak elbette mümkün değil. Fakat Kâhta’yı gezmek, görmek, tarih kokan havasını doyasıya içine çekmek isteyenlere küçük bir yol kılavuzu niteliğindeki makalemizi okuyup bu kültür şölenine öyle katılmanızı umuyoruz.
KÂHTA’NIN SATIRLARA SIĞMAYAN TARİHİ
Kâhta denince ilk akla gelen yer elbette ki Nemrut Dağı. UNESCO tarafından dünyanın 8. Harikası olarak kabul edilen Nemrut Dağı üzerindeki dev heykeller yerli ve yabancı birçok turisti cezp ederek bölgeye çekmektedir. Kommagene Kralı I. Antiochos 8 ila 10 metre arasındaki bu devasa heykelleri bütün medeniyetlerin tanrılarına ve atalarına olan saygısını anlatmak için yaptırmıştır. Böylece kültür ve medeniyet birlikteliğini amaçladığı düşünülen kral, zamanında amacına ulaşamasa da kireç taşından yaptırdığı heykeller bu kültür birlikteliğini ve barışı bizlere anlatan çok önemli eserler olarak günümüze kadar gelmiştir. Nemrut Dağı içinde varlığı bilinen fakat gizemi çözülemeyen pek çok tünelin olması bölgeye duyulan ilgiyi körüklüyor. Bulunmayı çözülmeyi bekleyen gizemlerle dolu bir diyar burası.
MÖ I. Yüzyılda yapıldığı biline dev heykeller aslında kral Antiochos’un kendisi için hazırlattığı Tümülüs’ün etrafında. Uzunluğu 50, genişliği 150 metreyi bulan Tümülüs dağın zirvesine dökülen 30 bin metreküp kırma taş ile oluşturulmuş. Yapıldığı zaman dilimi düşünüldüğünde dudak uçuklatan bir mimari olduğunu söylersek sanırım abartmış olmayız.
Nemrut Dağı o kadar özel bir dağ ki; güneşin hem doğuşunu hem batışını mükemmel olarak izleyebileceğiniz bir konuma sahip. Özel aracınızla ya da Kâhta’dan kalkan toplu taşıma araçları ile dağın belli bir yerine kadar gelip kalan yolu patikadan çıkmanız gerekiyor. Eğer toplu taşıma kullanacaksanız güneşin doğuşu pek mümkün değil. Batışını tercih etmelisiniz.
Hangi mevsimde giderseniz gidin yanınıza mutlaka battaniye almalısınız. Zira dağın zirvesi oldukça soğuk. Nemrut Dağı’na çıkarken Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü ve Arsemia Şehrini gezeceğinizi de var sayarak gezinizi planlamanız yerinde olacaktır.
İsmini Tümülüs üzerindeki kartal heykelinden alan Karakuş Tümülüsü Kommagene kraliçelerinin mezarlarının bulunduğu kutsal bir alandır. Ayrıca yine antik tanrı kabartmaları ile boğa ve kartal heykelleri bulunan Tümülüs de ziyaretçilerin merakla gezdikleri yerler arasında.
Kommagene krallığının idare edildiği bir nevi yönetim şehri olan Arsemia Antik Kenti’ni de Nemrut Dağı Milli parkı içerisinde gezebilirsiniz. Burada tanrı Herakles ile tokalaşırken görülen kabartması Kralın bu kültürel birleşmeyi ne kadar önemsediğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ayrıca buradaki Grekçe yazıt ve 158 metre derinliğindeki dehliz de görenleri büyülüyor.
Yine milli park içerisinde yer alan Cendere Köprüsü (diğer isimleri ile Roma Köprüsü veya Septimus Severus Köprüsü) yüzyıllara meydan okuyan sağlamlığı ile ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Fakat köprünün en ilgi çeken yönü ise hiç harç kullanılmadan yapılması. Ne muazzam bir mimari, di mi?
Ayrıca Eski Kâhta Kalesi olarak da bilinen Yeni Kale de yine Milli Park sınırları içerisindedir. İçinde çarşısı, zindanları, suyolları, camisi bulunan bu kalede hala Kâhta Çayı’na ulaşmanın mümkün olduğu 80 metrelik bir gizli suyolu da mevcut.
Kâhta’nın tarihi mekânlarını sayarken kutsal tapınakların olduğu Derik Kalesi’ni, eski kale ile yeni kale arasındaki bağlantıyı kuran Memluk Köprüsü’nü (yöre sakinlerinin pek de sevmediği diğer adıyla Şeytan Köprüsü’nü) Han Yeri’ni (Burmapınar’ı) ve Yassıkaya Ören Yeri’ni de saymadan geçmek olmaz. Vakti olan yol bulan görmeli, gezmeli der, susarız.
KÂHTA’DA DOĞA
Dünyanın sayılı barajlarından birisi olan, Türkiye’nin en büyük barajı Atatürk barajını da Kâhta’da gezmek mümkün. Birçok aktivitenin de yapılabildiği baraj hem Kâhta hem Şanlıurfa sınırlarına giriyor. Aktivitelerine ayrıca değineceğimiz Atatürk Barajının yarı doğal güzelliği de gözümüzden kaçmıyor.
Yine Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan Değirmen Başı görenleri serap görmüşe çeviren harika bir doğal güzellik. Sanki susuz çöllerin arasında yemyeşil bir vaha gibi.
KÂHTA’DA NE YAPILIR
Kâhta’da tarihi yerleri gezmeden fırsat bulursanız mutlaka doğa yürüyüşü yapmalısınız. Nemrut Dağı Milli parkı içerisinde ya da Atatürk barajı etrafında rehberli turlar eşliğinde ya da Kendi başınıza doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz. Bunun yanı sıra dağcılık ve kamp aktiviteleri de Kâhta’da yapılabilen etkinlikler arasında.
Atatürk barajı içerisinde düzenlenen tekne turlarına da katılabilir, kanyonları gezebilir, doğal güzelliklerin tadını çıkarabilirsiniz.
Atatürk Barajı’nda balık tutanları izleyebilir, hatta siz de oltanızı alıp balık tutabilirsiniz.
Kuş gözlemi yapılabilen özel gözlem kulelerinde ve seyir teraslarında kuşları gözlemleyebilir, doyumsuz güzellikteki manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
KÂHTA’DA NE YENİR
Adıyaman denince akla gelen tüm yemekler Kâhta’da meşhurdur. Etli çiğ köfte, patlıcan kebabı, Adıyaman tava, patlıcanlı çorba bunlardan birkaçı.
Hamur işi sevenler içinize hıtap ve taplaması dillere destan. En lezzetli tatlısı olan şıllık tatlısını denemeden Kâhta’dan dönmemelisiniz.
Belki basit gelecek ama tavuklu sarımsaklı bulgur pilavı Kâhta’nın en lezzetli yemeklerinden biri. Sarımsak ve pilav bir arada olur mu derseniz mutlaka tadın sonra karar verin.